1967 yılında Divriği’de doğdu. Müziğe olan ilgisi küçük yaşlarda başladı. Ailesi ve çevresinin bu konuda etkisi oldu. İlköğrenimini İstanbul’da tamamladı. 1980 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuarına girdi. 1991’de mezun olduktan sonra İTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Halk Müziği Ana Sanat Dalı bölümünde yüksek lisans eğitimini tamamladı.

1988-1991 yılları arasında İstanbul Üniversitesi bünyesindeki halk müziği topluluğunda bağlama sanatçısı olarak görev yaptı.

1989 yılında TRT İstanbul Radyosunda bağlama sanatçısı olarak çalışmaya başladı.

Değişik yöre müziklerini yorumlayan Cengiz Özkan, bugüne dek 3 tanesi kişisel olmak üzere birçok albüm hazırladı.

İlk resitalini 1998 yılında veren Özkan Türkiye ve Türkiye dışında birçok konser verdi, birçok şenliğe ve konferansa katıldı.

Albümleri:

Kırmızı Buğday, 1998

Ah İstanbul, 2000

Saklarım Gözünde Güzelliğini(Aşık Veysel Türküleri), 2003

Gelin, 2005

Yare Dokunma(Muharrem Temiz & Cengiz Özkan), 2001

Aşık Veysel’e Vefa Albümü Hakkında

Çocukluğunda babasıyla birlikte plaklardan, radyodan dinlerdi Aşık Veysel’i. Onlar da Sıvaslıydı. Altı yaşındaydı Cengiz Özkan, ustası Veysel öldüğünde.

Bir aile büyüğünü kaybetmişçesine üzüldü. Dokuz yaşında aldı sazı eline. İlk hocası saz yapımcısıydı. Sonra konservatuvarın yolunu tuttu. Veysel’i hiç tanıyamadı ama, şiirinden, müziğinden, yaşamından çok şey kattı kişiliğine. Şimdi, Cengiz Özkan 36 yaşında ve ustasına vefa borcunu ödüyor. Ölümünün 30’uncu yıldönümünde (dün), diğerlerine göre daha az bilinen 12 Aşık Veysel deyişini bağlamayla söylüyor. ‘Onun ağzından kendini anlatarak’, Veysel’i yeniden seslendiriyor.

DİNLEMEK YETMEZ, OKUMALI

Ölümünün üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen Aşık Veysel hálá Türkiye’nin, eserleri en çok seslendirilen 10 müzisyeni arasında. İki yıl önce Aşık Veysel deyişlerini kendi sesinden yayımlayan Kalan Müzik bu kez az bilinen eserlerini genç bir sanatçının yorumuyla sunuyor. TRT İstanbul Radyosu saz sanatçılarından Cengiz Özkan ‘‘Saklarım Gözümde Güzelliğini’’ albümünde Aşık Veysel’in deyişlerini sesiyle, sazıyla yorumluyor.

Bunlar Cengiz Özkan’ın çocukluğundan beri dinlediği deyişler. Her dinleyişte sözünde, müziğinde yeni bir şeyler keşfediyor. Aşık Veysel’i anlamak için ezgilerini çok dinlemek, ayrıca deyişe dönüşmeyen, şiir olarak bırakmayı tercih ettiği eserlerini okumak gerektiğini söylüyor:

‘‘Aşık Veysel de çok uzun bir dinleme sürecinden geçmiş. 49 yaşına kadar hep usta işi türküler söylemiş, sonra kendi deyişlerini söylemeye başlamış. Ben de uzun dinleme sürecinden geçtikten sonra bu yıl türkülerini kaydetmeye karar verdim. 30’uncu ölüm yıldönümüne gelmesi sadece bir tesadüf.’’

ORTAK NOKTAMIZ HÜZÜN

Özkan kendini bir aşık olarak görmüyor. Yine de ustasıyla ortak yönleri olduğu kanısında: ‘‘Aşık Veysel hüzne yakın bir ozan. Ben de hüzünden zevk alıyorum. Aslında bu Anadolu insanında var. Bir araya gelip uzun hava söylerler, dertlenirler, ağlarlar ertesi gün de ‘ne güzel eğlendik’ derler. Aşık Veysel’in de bazı durumlarda böyle düşündüğünü zannediyorum.’’

Ustası Veysel’le tanışma, söyleşme fırsatı yakalayamadığı için üzgün. ‘‘Aşık Veysel’i kendi ezgilerini çalarken dinlemek isterdim. Belki biz geç kaldık, belki de o erken gitti. Onunla karşılaşamadığım için gerçekten üzgünüm.’’

Kaynak: Last.fm

Bu sayfada bulunan metinlerin kaynağı sonunda belirtilmiştir. İçeriklerin hatalı ya da uygunsuz olduğunu düşünüyorsanız lütfen bizi bilgilendirin.