Bir saz, söz ve ses ustası:

NEŞET ERTAŞ (1938-2012)

Neşet Ertaş türkü demek; binlerce yıldır söyleyen ve söylenecek olan…Neşet Ertaş bağlama demek;binlerce yıldır çalınan ve çalınacak olan…

Kırk yıldır ismi türkü ve bağlama ile özdeşleşmiş Neşet Ertaş’ın yoksulluk, gurbet ve ayrılıklarla dolu hayat hikayesi 1938’de Kırtıllar Köyünde başlar. Anası Keskin’in Hacelobası köyünden Döne, babası Yağmurlu Büyükoba’dan Muharrem Ertaş…Baba Ertaş, orta Anadolu Türkmen/Abdal Müziği geleneğinin bilinen en güçlü temsilcilerinden biri ve gelmiş geçmiş en büyük bozlak ustası.

Yağmurlu Büyükoba, Hacelobası, Kırtıllar, İkibikli, Tezrek, Barak, Kırıksoku, Keskin, Kırıkkale, Yerköy ve Çiçekdağı… Buralar, asırlar öncesinin gezginci ozanlık geleneğini sürdürürcesine köy köy gezen Baba Ertaş’ın çocukluk ve ilk gençlik yılları, başta Kırşehir Ve Yozgat’a ait Bu köyler olmak üzere çevre il ve ilçelerde babası ile düğün çalarak geçer.

Hayatının anlattığı bir şiirinde şöyle der:

Dizinde sızıydı anamın derdi

Tokacı saz yaptı elime verdi

Yeni bitirmiştim üç ile dördü

Baban gibi sazcı oldun dediler

Derken bir gün elinde sazı, cebinde iki buçuk lirayla ver elini Ankara diyerek Kırşehir’den ayrılır. Ankara, İstanbul, kısa bir süre için tekrar Kırşehir ve nihayet hiç bitmeyecek bir gurbet hayatına başlamak üzere tekrar Ankara…Gazinolar, pavyonlar, eğlence yerleri, düğünler ve konserler…Ve turneler; Anadolu turneleri… Sarısözen’in tabiri ile “Kırşehir ’ in mahalli sanatçısı” Neşet Ertaş, 1960’ların sonlarına doğru artık yurdun dört bir tarafında zevkle dinlenen ve herkesin sevdiği bir sanatçı olmuştur.

Onun türküleri Ortanadolu bozkırlarının bin yıllık hüznünü anlatır Lisan-1 hal ile. İşte bunun için “türkü” denince Onun o gür, parlak ve bir o kadar da içli ve duygulu sesiyle söylediği yürek burkan ezgiler gelir aklımıza. Bağlama denince’de Onun elinde adeta sihirli bir alet haline gelen bin yıllık sazımız akla gelir hemen.

1976 yılında geçirdi ani bir rahatsızlığın tedavisi için Almanya’ya gider ve iyileştikten sonra sanatçı olarak oturma izni alıp orada kalır. Yirmi üç yıldır “ Alaman gurbetinde”, ülkesine insanlarına duyduğu aşkla

çalıp söylememektedir.

Bir sanatçıyı tanımanın en iyi yolu, hele de bu Neşet Ertaş gibi Türküler de hep kendini anlatan, kendi ruh ve gönül macerasını saza, söze döken bir usta ise, en güzeli sanatçının kendisini dinlemek. Neşet Ertaş, sazı türkü’ye; türkü’yü saza o kadar yakıştırır ve yakınlaştırır ve yakınlaştırır ki, dinleyenlere derin iç çekmek ya da göğüs geçirmek kalır…

İşte size bu türkülerden bir demet…

Bayram Bilge Tokel

Neşet Ertaş, yıllardır “Bozkırın Tezenesi” sıfatıyla anılıyor. Ona bu sıfatı veren Erdoğan Atakar, o günlerde yaşadıklarını ilk kez burada okuyacağınız yazısında anlatıyor…

Sayın Saltuk,

Sayın Neşet Ertaş’ın günün moda deyimi ile Bozkırın Tezenesinin çeşitli kayıtlarını yayınladınız bir süre önce de TRT’de “Bozkırın Tezenesi” adıyla bir belgesel yayınlandı. Bu belgeselde Neşet Ertaş kendisine Yugoslavya’da hapishanede iken Yaşar Kemal’in Bozkırın Tezenesine geçmiş olsun yazılı bir kitap yolladığını ifade etti. Aynı sözler Sayın Bayram Bilge Tokel’in Kanal-7’de yayınlanan bir Bayram Programında ise Ertaş, “bana bir kitap yollandı ama, kim yolladı hala bilmiyorum” diye konuştu. Gönül isterdi ki, bir belgesel yapımcısı, bir kitap yazarı bir deyimi kendinin olmayan bir deyimi bir belgesele isim olarak vermeden önce daha ciddi bir çalışma, daha ciddi bir araştırma içinde olsun. Sitemim elbette size değildir. Yalnızca gerçeğin ilgililere ulaşmasında zahmetinizi rica ediyorum.

Has halk müziğine verdiğiniz emeğe saygılar, teşekkürler…

15.Temmuz.2000

Kaynak: Last.fm

Bu sayfada bulunan metinlerin kaynağı sonunda belirtilmiştir. İçeriklerin hatalı ya da uygunsuz olduğunu düşünüyorsanız lütfen bizi bilgilendirin.